top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Avukat Yiğit ARGIÇ
    Avukat Yiğit ARGIÇ
  • 9 Haz
  • 4 dakikada okunur

Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davası Nedir (TMK165)?




Türk Medeni Kanunu'nun 165. Maddesinde, özel bir boşanma davası olarak "akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası" düzenlenmiş olup akıl hastalığı sebebiyle boşanmanın hangi koşullar altında gerçekleşebileceği hüküm altına alınmıştır.


"Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir."


Akıl hastalığı, nispi bir boşanma sebebi olup kusura dayalı değildir. Bu sebeple açılan davada, davalı eşin kusurlu olması aranmaz. Zira akıl hastasının kusurundan söz edilemez. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi kanun tarafından aşağıdaki şartlara bağlanmıştır;


A)Akıl hastalığının bulunması

B) Akıl hastalığının sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi

C) Akıl hastalığının geçmesinin mümkün olmaması

D) Ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi



AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE BOŞANMANIN ŞARTLARI



A) Akıl Hastalığının Bulunması


Akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesinin birinci koşulu, ortada bir akıl hastalığının bulunmasıdır. Akıl hastalığından daha ağır ve şifası bulunmayan kanser, AİDS, frengi vs. gibi hastalıklar dahi bu madde kapsamında boşanma nedeni oluşturmaz. Hastalığın akıl hastalığı olması ve bunun adli rapor ile belgelenmesi gerekir. Akıl hastalığı, psikolojik yönden sorunlu olmanın ötesinde bir durumdur.


Akıl hastalığı evlenmeden önce var olup, evlenmeden sonra da devam etmekteyse, akıl hastalığı boşanma sebebi olmanın yanında Türk Medeni Kanunu m.145, 3. bent kapsamında evlenmenin mutlak butlanı sebebini oluşturur. Yani, evlenmelerinde tıbbi bir sakınca bulunduğu halde, her nasılsa evlenme gerçekleşmişse, evlilik batıl sayılacak ve TMK m.145/3 hükmü kapsamında iptale konu olabilecektir.


TMK m.165 hükmü, evlenmeden sonra ortaya çıkan akıl hastalığı ile ilgili olup evlenmeden sonra ortaya çıkan akıl hastalığı 165. madde kapsamında boşanma sebebini oluşturmaktadır.


B) Akıl Hastalığının Sağlık Kurulu Raporu İle Belirlenmesi


Akıl hastalığının sağlık kurulu raporu ile belirlenmemiş olması halinde boşanma davası reddedilecektir. Akıl hastalığı, tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu da çelişkisiz ve yeterli sağlık kurulu raporu ile gerçekleştirilmelidir. İlgili uzmanların bulunduğu resmi sağlık kurulu tarafından rapor alınması gereklidir.


C) Akıl Hastalığının Geçmesinin Mümkün Olmaması


Akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya hükmedilebilmesi için, söz konusu akıl hastalığının geçmesi mümkün olmamalıdır. Diğer bir ifade ile, söz konusu akıl hastalığı geçici ise veya iyileşmesi mümkün ise, boşanmaya karar verilemeyecektir. Şizofreni ve paranoya gibi iyileşmesi mümkün olmadığı tıp bilimince ispatlanmış hastalıklar bu kapsamdadır.


Akıl hastalığının geçmesinin mümkün olmadığı da yine resmi sağlık kurulu raporu ile belgelenmesi gerekmektedir. Hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı tıbben belirlenmeden sadece tanık beyanlarıyla ortak hayatın davacı eş için çekilmez hale geldiği ispatlanamaz.


D) Ortak Hayatın Diğer Eş İçin Çekilmez Hale Gelmesi


Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesinin bir diğer koşulu ise, söz konusu akıl hastalığı nedeniyle diğer eş için ortak hayat çekilemez hale gelmelidir. Tek başına akıl hastalığının varlığı boşanma kararı verilebilmesi için yeterli değildir. Mahkeme, ancak akıl hastalığının, ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirdiği kanaatine varırsa boşanma kararı verebilir. Aksi takdirde, akıl hastalığının varlığına rağmen boşanma talebi reddedilebilir.


Çekilmezliğe örnek olarak, akıl hastası eşin, diğer eşe ve çocuklara saldırması, onları darp etmesi, yangın çıkarmak gibi tehlike oluşturan eylemlerde bulunması verilebilir. Ancak her olay kendi içinde değerlendirilmelidir ve mahkeme somut olayın özelliklerine göre karar verecektir.


Çekilmezlik unsuru her türlü delil ile ispat edilebilir. Bunun için tanık da dinlenebilir.


BOŞANMA DAVASININ AÇILMASI


Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının davacısı, akıl hastası olmayan eştir. Akıl hastasının ve vasisinin kendi akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açması mümkün değildir.


Davanın doğrudan akıl hastası olan eşe karşı açılması gerekmektedir. Böyle bir durumda, davalının akıl hastası olduğunun resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi üzerine vesayet bakamı olan sulh hukuk hakimliğine bildirimde bulunulmalı ve kendisine vasi atanması beklenmelidir. Vasi atama kararı geldiğinde, dava vasiye yöneltilerek sonuçlandırılmalıdır.


Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açan eşin davası kabul edildiğinde, akıl hastası eşe kusur yüklenemeyeceğinden davalı kusursuz sayılacağı için, kendisine maddi ve manevi tazminat verilemez. Bu nedenle akıl hastalığı nedeniyle boşanma talep eden davacı, maddi ve manevi tazminat talep edemez. Zira akıl hastalığı ispatlandığında, davalının kusursuz olduğu da ispatlanmış olacaktır. Ancak davalı eşin akıl hastası olması, tazminat talep etmesine ve koşulları varsa lehine tazminata hükmedilmesine engel değildir. Akıl hastalığı, bu hastalığa sahip olanın davranışlarını iradi olmaktan çıkarır. Diğer tarafın ispatlanmış olan kusurunu kaldırmaz.


Yoksulluk nafakasını düzenleyen Türk Medeni Kanunu'nun 175. Maddesinin ikinci fıkrasına göre yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka yükümlüsünün kusuru aranmadığından, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açan eş, aynı dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir. Kusuru daha ağır olmamak ve yoksulluğa düşecek olması koşullarıyla dava sonunda boşanmaya ek olarak yoksulluk nafakasına hükmedilebilir.


Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açmak için belirli bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Bu nedenle eşlerden biri, evlilik birliği içinde akıl hastalığının evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini düşündüğü her zaman bu sebebe dayanarak boşanma davası açabilir.


Akıl Hastalığı Sebebi İle Boşanma Davasına Yönelik Yargıtay Kararları


"Davacı kadın evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasını 28.12.2015 tarihli duruşmada ve 28.01.2016 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek akıl hastalığı (TMK. m. 165) sebebiyle boşanmaya karar verilmesini istemiştir. Akıl hastalığı sebebiyle ( TMK m. 165) boşanmaya karar verilebilmesi için, akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi şarttır (TMK. m. 165). Mahkemece akıl hastalığı hukuki sebebi ile boşanmaya ( TMK m. 165) karar verilmiş ise de; …Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Bilirkişi Kurulundan alınan 23.10.2014 tarihli sağlık kurulu raporunda, davalının akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı yönünde herhangi bir açıklama bulunmamaktadır Bu durumda alınan rapor Türk Medeni Kanununun 165. maddesi kapsamı karşısında yetersiz olup hüküm vermeye elverişli değildir. O halde davalı erkek hakkında tam teşekküllü devlet hastanesi veya üniversite hastanesinden Türk Medeni Kanununun 165. maddesi gereğince, davalı erkeğin akıl hastası olup olmadığı, mevcut bir hastalık varsa bu hastalığın diğer eş yönünden çekilmezlik unsuru taşıyıp taşımadığı ve hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı konusunda sağlık kurulundan rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 31/05/2018 T., 2018/3075 E., 2018/7120 K.)


"Türk Medeni Kanununun 165. maddesi uyarınca, eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanarak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

...Hastanesinden alınan resmi sağlık kurulu raporunda davalının hastalığının iyileşmesine olanak bulunup bulunmadığı ile ilgilidir.

Davalının akıl hastalığının diğer eş için çekilmez hale geldiğinin ayrıca kanıtlanması gerekir. Davacı vekilinin bu konuda tanık veya başka bir delil göstermemiş olması karşısında, çekilmezlik hali kanıtlanamamıştır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 04.04.2016 T., 2016/3039 E., 2016/6752 K.)

 
 
 

Comentários


Akarca Mahallesi 893. Sokak No:29/2 Fethiye/Muğla

0252 613 48 76

© Kuarlaw Hukuk ve Danışmanlık

bottom of page